Resimli Mesajlar - Sözler

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Whatsapp Sözleri

İşte whatsapp profil yazıları sözleri :
Keşke tanımasaydım’ dediğim hiç kimse olmadı benim. ‘Keşke beni tanımasına izin vermeseydim’ dediklerim oldu…
Ne var yani, benim de özel güçlerim var; mesela bazı insanları gözümde büyütebiliyorum…
Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp birazını da bu zamanlara saklasaydım. Lazım oluyor arada.
Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.
Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum.Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor.
Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.
Sana muhtaç olduğum şu anda gel, yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.
Zaman bütün hayallerimize ağzımın payını verdi.
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir. Şimdi gelsen de bir, gelmesen de.
Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün ah’ım” yok sana…
Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun. 
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.
Otopsi istiyorum hayallerime, kurduğum düşler eceliyle ölmüş olamazlar…
Oysa defalarca sormuşlardı, büyüyünce ne olacaksın diye; “mutlu” diyemedik; çünkü çocuktuk; akıl edemedik…
Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.
Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.
Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.
İntihar köprüsü gibiyim bu günlerde, gözümden de, gönlümden de düşen düşene.
Susmak kabullenmek değil, cevaptır. Eğer insan kısa cümleler kuruyorsa, uzun yorgunlukları vardır.
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey, değmeyenlere yüreğimin değmiş olmasıdır.
Sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Evet. Seni seviyorum.
Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.
Aslında Türkçe’m çok iyidir. Ama bazen anlamıyorum seni. ‘Git’ ne demek?
Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.
Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.
Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgâr. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.
Gözlerinin ‘Kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘Sen’de kalayım…
Sevdan üflendi bir kere vakit aşk-ı kıyamet. Sen kopuyorsun yüreğimde; gönlüm gönlüne emanet.
Kolunu ısırıp saat yapıp bu saatten sonra benimsin diyesim var.
Kafanı yastığa her koyduğunda aklına geliyorsa, ya kimsede görmediğin mutluluğu tattırmış ya da çok derin yaralar bırakmıştır.
Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.
Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Hâlet-i ruhaniyem’dir kelâm ettiğim lisân! Ya o’nadır, ya O’nunla O’lana, ya Aşk’adır, ya da Aşk’la yanana!
Ölürsem beni yârimin kalbine gömün. Mekânım cennet olsun.
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.
Yüzüme okunmuş bir dua gibisin sevgilim. Çok şükür bugün de aşığım sana.
Gözlerin kör bir kuyu. Yusuf olası geliyor insanın.
Kalbimi sana emanet etsem korur musun? Dilimin ucundaki cennet sevdamın sonundaki ‘ömrüm’ olur musun?
Benden zeki değilsen bana yalan söyleme. Benden zekiysen de söyleme. Ben hemen inanıyorum öyle şeylere.
Aşk döngüsü: saygı duruşu, cicim ayı, mucuk ayı, trip ayı, boynuz ayı, alkol ayı, ayı oğlu ayı, İstiklal Marşı ve kapanış. 
Buzlu votka; akciğere, buzlu rakı; karaciğere, buzlu viski; kalbe zarar verir. Özet: buz sağlığa zararlıdır.
Yaşlı amca “nefes alamıyorum evlat” dedi. Ooo aşık olmuşsun amca sen, geçer geçer dedim. Amca öldü. Harbi seviyormuş ama.
Eve tok gelirim, annem niye dışarıda yedin der. Aç gelirim, evde yemek yok der. Evden kaçmam yakındır.
Sevgilisinden ayrılan bir Japon ne şanssızdır lan, unutabilmesine imkân yok nereye baksa aynı yüz, kime baksa aynı gözler.
Sevdiğim bana dört elle sarılsa altıma sıçarım. Her şeyden önce insan olsun. O ne öyle yaratık gibi?
Düğünlerde yanına gelip seni dürterek “sıra sana geldi” diyen yaşlılardan sıkıldıysan sende aynısını cenazelerde onlara yap.
Selam ben konuşma sırasında ağızdan fırlayan tükürük parçası. Masaya düştüm, görmedim numarası yapıyorlar ama herkesin aklı şu an bende.
Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek.
Aşkım ben çok mu şişmanım? Şuradan kendine 2 sandalye çek anlatıyım.
Edebiyat yapma! Felsefe yapma! Caz yapma! Artistik yapma! Bu ülkede kültür ve sanatın bu kadar geliştiğine şükretmek lazım.
Benzinin 5 TL olduğu bir ülkede istasyon görevlisine neden pompacı dendiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Denildiği kadar okumayan bir toplum değiliz… Erkekler bildiğini okuyor, kadınlarda onların canına okuyor…
Ben bardak kırsam sakarım, annem kırsa nazar. Babam kırsa o bardağın orda ne işi var…
Türk kızı yağmur yağınca, kahvesini sıcak çikolatasını alıp kitap filan okumaz; balkona 300 km hızla koşup çamaşırları toplar.
İstediğin kadar şehirli ol, bütün bağlarını kopar, geçmişe sünger çek. Köyden o peynir gelecek.
Biri var. Onu unutmamam gerektiğini çok iyi biliyorum. Fakat kimi unutmamam gerektiğini bir türlü hatırlayamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder